Bir İlk 100 Öğrencisinden YKS Hazırlık Rehberi – 3: Ders Çalışma Teknikleri

Kendim uyguladığım ders çalışma tekniklerini çalışma süresini artırmak ve istikrarı sağlamak isteyenler için bu yazıda sizlerle paylaşacağım.

Ders çalışma teknikleri ne için?

Birçoğumuz masada uzun süre oturamamaktan ya da bir şeylere yeterli süre odaklanamamaktan şikâyetçiyiz. Yalnız sınav senesinde olan sizler değil, üniversitedeki arkadaşlarım da; iş hayatındaki arkadaşlarım da hep şu soruyu soruyorlar: “Nasıl bu kadar çok çalışabiliyorsun ya? Hiç mi sıkılıp yorulmuyorsun?” Onlara şaka ile karışık, “Benim zekâm yetmediği için çalışmam gerekiyor. Başka türlü anlamıyorum.” diye cevap versem de aslında hepsi bir hedef uğruna, bir hedef uğrunaydı.

Ders çalışma tekniklerini neden uyguladım, siz neden uygulamalısınız?

Açıkçası çok çalışmak ve istikrarı korumak benim için de en başında zordu. Özellikle liseye kadar etrafımdaki herkesten başarılıydım ve bunun için çok bir çaba harcamam da gerekmiyordu. Kitap okuyordum, zevkli matematik problemleri çözüyordum ve ortaokulda başarı denen şey bunlarla geliyordu. Oysa liseye geçtiğimde işler bambaşka bir hal aldı ve bir biyoloji sınavından 42 almamla “Ne yapıyorum ben?” demem aynı anda gerçekleşti. Bu ne yapıyorum ben noktasından sonra önümde iki yol vardı. Ya sıradan bir insan olacaktım ve hayat beni nereye sürüklüyorsa oraya gidecektim ya da kendi yolumu çizecektim. İşte bu noktada, kendi yolunuzu çizebilecek güce sahip olabilmeniz için çok çalışmanız gerekiyor. Ben de bunu fark ettim.

Başlıkta da belirttiğim gibi çalışma sürenizi artırmak dahası bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmek gerçekten zor bir iş. Aranızda spor yapanlar varsa bilirler, çalışmak bir noktada kondisyon gibi aslında. Yatmaya başladığınızda yatmaya devam ediyorsunuz ve bir defa masaya oturduğunuzda, bir kez daha oturmanın o kadar da zor bir şey olmadığını fark ediyorsunuz. İşte benim 10. sınıftan sonra kendi kendime sıradan bir insan olmamaya karar veriş hikâyem ve uyguladığım bazı ders çalışma teknikleri. Eğer bunları uygulayamayacağınızı düşünüyorsanız ve aynı anda sıradan bir insan olmaktan da korkuyorsanız; korkmayın çünkü “Sıradan insanlar, sıradan olmak konusunda endişe duymazlar.” Sadece bu ders çalışma yöntemlerine bir şans verin.

1. Kronometre Tutmak

Kastettiğim şey aslında tam olarak bu. Su içerken değil belki ancak kütüphaneye bile gitseniz uzaklara dalıp hülyalı bir şekilde “Ne olacak ya bu sınav işi?” diye düşünürken ne yazık ki kronometreyi durdurmanız gerekiyor. Edebiyattan matematik çalışmaya geçerkenki o arada masanızdaki silgi pisliklerini bir bir toplarken de…

Burada dikkat etmeniz gereken iki unsur var. Özetle:

Cep telefonunuzla kronometre tutmamak: Çalışırken ders arasında bile olsa telefona bakmanın doğru olduğunu düşünmeyen birisi olarak siz çalışırken telefonun sizinle aynı masada bulunması büyük sıkıntı doğrusu…

Masada oturduğunuz her an ders çalıştığınızı sanmamak: Kötü haber, masada oturmakla bir şeyler öğrenmek ya da onun pratiğini yapmak yani ders çalışmak aynı şey değil.

İlk başlarda kronometrede gördüğünüz sayılar sizi üzebilir, en azından beni üzmüştü. Ancak üzülmeye, acıyla temas etmeye izin verin. Zamanla sayıların arttığını göreceksiniz. Ah ben ne kadar az çalışıyormuşum, demek için kronometre bire bir!

2. Yaptıklarını/Yapacaklarını Yazmak:

Yazmanın ne kadar önemli olduğunu benim her defasında hayranlıkla izlediğim şu videoda görebilirsiniz:

Ali Nesin Hocam’ın da dediği gibi yazmak bir şeyleri somutlaştırmak aslında. Çalışma sürenizi, istikrarınızı somutlaştırmış oluyorsunuz yazarak. Ben lise yıllarımda çok fazla son teslim tarihi olan iş yapmadığım için, o gün ne yaptıysam onu yazmayı ve zamanımı neye harcadığımı görmeyi seçmiştim. Süreç içerisinde aslında ne kadar çok matematik çalışıp hiç coğrafya çalışmadığımı fark ettiğimde bu benim zayıf kasım olan coğrafyaya yüklenmemi ve sınavda tüm coğrafya sorularını eksiksiz yapmamı sağlamıştı.

Üstelik bazı günler çok yorulmuş olduğum halde hiçbir şey yapmadığımı fark ediyor, böylece ertesi gün daha çok masa başında vakit geçirip kendimi daha dinç olmaya ayarlıyordum.

Üniversiteye geldiğimde ise sürekli konferanslar, takım işleri vs. olduğu için neyi ne zaman yapmam gerektiğini yazmaya başladım.

Böylece masada otururken, ah bak yarın x konusu ile ilgili bir seminer var bugün y okumasını yapmalıyım ya da yarın şu hocamın ofis saati var bugün şu konuyu bitirip ertesi gün de ona sorabilirim diyebiliyorum. Böylece o işi halledene kadar masada kalmam gerektiğine beynimi ikna ediyorum.

3. Bir Hedefin Olsun, Seni Heyecanlandıran

İnsanlar aşkı anlatırken karnımda kelebekler uçuyordu, dünyada her şey kusursuz geliyordu ve çok mutluydum diye bahsediyor ya, size de tam bu lazım aslında. Hasta bile olsanız (aşağıdaki fotoğrafta şekil 1a), çok yorgun da olsanız, uykunuz da gelse sizi masaya oturtmaya yetecek güçteki bir hedeften bahsediyorum.

Üniversiteye hazırlanıyorken ODTÜ logolu kupa altlığım, ODTÜ’lü kalemim, ODTÜ polarım ve tercih fuarından kaçırdığım kocaman bir ODTÜ tanıtım posteri masamın karşısında bana eşlik ediyordu. Şu testi de çözeyim sonra kalkarım masadan, diyordum kendi kendime. Sizi de masada tutacak, mutlu edecek, diğer şeylerin önüne koyabileceğiniz bir hedef… (Bu youtube’dan Muhteşem Yüzyıl dizisinin bilmem kaçıncı bölümünü izlemek de olabilir… Evet, Aşk-ı Memnu da dâhil. Siz ders videoları ararken karşınıza çıkan dikkat dağıtıcı her unsur!)

O masaya oturun, çünkü hedefinizi yakalamak gerçekten tüm hepsine değecek. Çalışırsanız olacak. Diğer ders çalışma yöntemlerimi ve tavsiyelerimi okumak için burayı ziyaret ediniz.