2017-2018 Yüksek Öğretim yılı açılış töreninde Cumhurbaşkanı 10 asil ve 5 yedek üniversitenin araştırma üniversitesi olduğunu duyurdu.
Araştırma Üniversitesi ilan edilen üniversiteler
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi
- Ankara Üniversitesi
- Boğaziçi Üniversitesi
- Erciyes Üniversitesi
- Gazi Üniversitesi
- İstanbul Üniversitesi
- İstanbul Teknik Üniversitesi
- İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi
- Gebze Teknik Üniversitesi
- Hacettepe Üniversitesi
TÜBİTAK’ın yayınlamış olduğu liste için tıklayınız.
Üniversitenin tanımında zaten üniversiteye yüklenen 3 misyon vardır. Eğitim vermek, araştırma yapmak ve topluma hizmet etmek. Bu 10 üniversite dışındaki üniversiteler araştırma yapmayıp ne yapıyorlar?
Bazı üniversiteler de “yedek araştırma üniversitesi” olarak seçilmiş. Açıklanan 5 yedek araştırma üniversitesi:
- Çukurova Üniversitesi
- Ege Üniversitesi
- Selçuk Üniversitesi
- Uludağ Üniversitesi
- Yıldız Teknik Üniversitesi
Mesela gün gelir ODTÜ araştırma yapmazsa, hemen Çukurova Üniversitesi araştırmacıları önlükleri giyip araştırma yapmaya başlayacaklar herhalde(!)
Konuyla ilgili çıkan haberleri okuyoruz, içerikle ilgili herhangi bir şey maalesef yok. Vakıf üniversiteleri neden araştırma üniversitelerine dahil değil? Araştırma üniversiteleri hangi kriterlere göre seçildi? Seçilen üniversitelere herhangi bir avantaj getiriyor mu? Sorularının hepsi havada kalıyor.
Araştırma üniversitesi kavramının içi nasıl doldurulabilir?
Türkiye’nin 81 ilinde 188 adet üniversite var. Bu üniversitelerin aynı seviyede olmadığı biliniyor. Ancak YÖK kendi kuralları gereği bu üniversitelere eşit davranıyor. Örneğin kamu üniversitelerine verilen öğretim elemanı ve öğretim görevlisi maaşları sabit. Bir üniversitenin nitelikli bir akademisyeni kadrosuna katabilmek için maaş konusunda esnekliğe ihtiyacı olabiliyor.
Kamu üniversitelerinde popüler olan bölümlerin kontenjanları hızla artırıldı. Eğer üniversitelerimizin dünyadaki muadilleri ile yarışabilmelerini istiyorsak, rekabet gücü yüksek üniversitelere bazı ayrıcalıklar tanınmalı:
- Lisans kontenjanları neredeyse yarı yarı yarıya indirilmeli, lisansüstü öğrenci sayısı arttırılmalı.
- Bu üniversitelere finansal destek artırılmalı, bütçe ve harcama konularında özerklik tanınmalı.
- Şu anda kamu üniversitelerine yurt dışından hoca almak bürokratik olarak çok zorlu ve uzun süren bir yol, bu süreç tamamen üniversitelere bırakılmalı.
- Bu üniversitelerdeki yeni yerleşen akademisyenlere laboratuvar kurmaları ve araştırma gruplarını oluşturmaları için başlangıç fonu (seed money) verilmeli. Bu tarz uygulamalar Avrupa’da ve Amerika’da bulunuyor.
- Doktora sonrası (Post-Doc) araştırmacılar için üniversite imkanları çok sınırlı. Türk üniversitelerinde yurt dışında olduğu gibi ders vermeyen ve sadece araştırma amaçlı çalışan insanlara ihtiyaç var. Üniversitelere bu konuda kadro serbestliği verilmeli.
Daha somut adımlara ihtiyaç var
Kur artışı karşısında Türkiye’nin iyi kamu üniversitelerinin bütçesi geriye gidiyor. Görece yeni bazı üniversitelerin bütçesinde yüzde 30 artış olurken, araştırma üniversitelerimize bunun yarısından daha az artış veriliyor ve bu da enflasyon oranının altında kalıyor.
Bu imkanlarla da Türkiye’yi gururlandıran işler yapabilen ve dünya sıralamalarına giren bu üniversitelerin, kendilerinden 30 kat fazla bütçeli Amerika ve Avrupa’daki rakipleri ile yarışması zor görünüyor.
Özetle üniversiteyi araştırma üniversitesi olarak tanımlamak üniversiteye bir fayda sağlamıyor. Türk üniversitelerinden beklenen ekonomik ve bilimsel üretim seviyesine ulaşılabilmek için daha somut adımların atılması gerekiyor.