YKS- Üniversite tercihi yaparken puan mı sıralama mı?

Üniversite giriş sınavı olan YKS sonrası yapılacak tercihlerde dikkate almanız gereken yerleştirme başarı sıralamasıdır. Tercih yapacağınız bölüm hangi puan türünden öğrenci alıyorsa, o puan türünde yerleştirme başarı sıralamasını dikkate almalısınız.

Yerleştirme başarı sıralaması ne demek?

Yerleştirme başarı sıralaması, adaylar tercih ettikleri bölüme yerleştirilirken kullanılan değerdir. Üniversite tercihi yapan adaylar, bu başarı sıralamasına göre yerleştirilirler. Daha yüksek başarı sıralaması olan aday, istediği bölüme yerleşmek için daha önceliklidir. Bu yüzden de tercih yaparken dikkate alınması gereken değer yerleştirme başarı sıralamasıdır.

YKS sonuçları açıklandığında sonuç belgesinde pek çok rakam olur. Yerleştirme başarı sıralaması ise YKS sonuç belgesindeki en önemli değerdir.

Sınav sonuç belgesindeki hangi başarı sıralaması önemli?

Yerleşmek istediğiniz bölüm hangi puan türünde öğrenci alıyorsa, o puan türündeki yerleştirme başarı sıralamasını dikkate alarak tercih yapmalısınız.

Yerleştirme puanları Y-TYT, Y-SAY, Y-EA ve Y-DİL’dir. Bu puan türlerindeki başarı sıralamalarına yerleştirme başarı sıralaması denir.

Yerleştirme başarı sıralaması nasıl hesaplanır?

YKS’ye giren adayların TYT, SAY, SÖZ, EA, DİL alanlarında puanları hesaplanır. Bu puan türlerinde önce ham puanlar hesaplanır. Sonra diploma notuna göre hesaplanan OBP eklenmiş yerleştirme puanı hesaplanır. Adaylar yerleştirme puanlarına göre sıralanarak yerleştirme başarı sıralaması bulunur. Bu işlemler ÖSYM tarafından yapılarak sonuçlar açıklandığında sınava giren adaylara sonuçları açıklanır.

Yan Dal Programı Başvuru Şartları Nelerdir?

Yan dal başvurunuzu üniversitenize yapabilmeniz adına bazı kriterleri yerine getirmeniz gerekmektedir. Devlet ve özel üniversitelerde her ne kadar bu kriterler değişkenlik gösterse de genellikle aynı hususlar üzerinde durulmaktadır. Bunlar;

• Başvuru anına kadar okuduğu süreç boyunca alttan dersinin olmaması
• Genel not ortalamasının en az 100 üzerinden 60 olması
• Bölüm genelinde sınıftaki öğrencilere nazaran başarı sıralamasında %20’lik dilimde yer alması

Bu kriterleri sağlayan öğrenciler, yan dal programına başvuru hakkına sahip olmaktadır.

Yan Dal Programına Ne Zaman Başvurabilirim?

Yan dal programına her ne kadar üniversiteden üniversiteye değişiklik gösterse de genellikle ana dal lisans programının 3. ya da 6. yarıyılının başında başvurulara açılmaktadır. Bu bağlamda üniversitenizdeki yan dal başvuru tarihlerine akademik takvim üzerinden ulaşabilirsiniz.

Yan Dal Programı Kapsamında Hangi Dersleri Alabilirim?

Yal dal ile alabileceğiniz dersleri, üniversitenizin başvuru şartlarıyla beraber sizlere ders seçmeniz adına sunduğu listede bulabilirsiniz. Genellikle bu liste üniversitelerin güz dönemine başlamadan önce öğrencilerle paylaşılmaktadır.

Yan Dal Programını Tamamlarsam Diploma Alır mıyım?

Yan dal, bir ana dal lisans bölümüne kayıtlı olan öğrencinin üniversite içerisinde yer alan bir başka programdan bazı dersleri eş zamanlı olarak almasını sağlamaktadır. Tüm dersler yerine belli başlı dersleri aldığınız için ana dal lisansınıza ek olarak bu programdan da diploma almanız mümkün değildir. Ancak yan dal programı kapsamında başka bir alandan ders aldığınızı ve başarıyla bitirdiğinizi belirtmek adına sertifika almaya hak kazanırsınız.

Birden Fazla Alanda Yan Dal Yapabilir miyim?

Maalesef, hayır. Okuduğunuz lisans eğitimine ek olarak sadece bir yan dal programına kayıt yaptırabilirsiniz.

Yan Dal Programından Mezun Olma Şartları Nelerdir?

Yan dal programından mezun olabilmeniz adına genel ortalamanızın üniversite senatosunun belirlediği taban değerden yüksek olması gerekmektedir. Üniversitelerde genel olarak bu değer 2.8 olarak belirlenmektedir. Ortalamanızın bu değerin üzerinde olmanız ve dahi tüm dersleri başarıyla tamamlamanız dahilinde yan dal programından mezun olabilirsiniz.

Yan Dal Eğitimini Tamamlamak Adına Ne Kadar Süremiz Var?

Devlet üniversitelerinde yan dal eğitimini, lisans programınızın süresi olan 4 yıla ek olarak 1 yıl ek sürede tamamlayabilirsiniz. Vakıf üniversitelerinde ise burs durumunuza ve senatoya göre şekillenmektedir. 4 yıllık lisans eğitiminize ek olarak uzattığınız yıl boyunca ödeme yapmanız gerekmektedir.

Yan Dal Programını Bırakabilir miyim?

Lisans öğrencileri, kayıt yaptırdıkları yan dal programından ayrılabilme hakkına sahiptir. Ancak programından ayrılmanız dahilinde tekrardan kayıt yaptıramazsınız. Ancak üniversitenizin senatosunun kararına göre başka bir yan dal programına kayıt yaptırabilme hakkı elde edebilirsiniz.

Yan Dal Programı Kapsamında Kaç Ders Almam Gerekir?

Yan dal programı boyunca alacağınız dersleri üniversitenizin yönetim kurulu belirlemektedir. Öğrencinin lisans programındaki aldığı dersler karşılaştırılarak eşdeğer veya aynı olan dersleri öğrencinin almaması sağlanmaktadır. Ayrıca kredi atamaları da yine kurul tarafından belirlenmektedir. Bu bağlamda üniversitenizin size tanımladığı krediyle orantılı olarak ders seçiminizi yapabilirsiniz.

Aynı Anda Çift Ana Dal ve Yan Dal Yapılabilir mi?

Lisans eğitiminize ek olarak aynı anda hem çift ana dal hem de yan dal yapabilirsiniz. Çift ana dal yaptığınız ders ile yan dal kapsamında alacağınız derslerin farklı olması alan yeterliliği adına sizlere fayda sağlayacaktır.

Çift Ana Dal ile Yan Dal Arasındaki Farklar Nelerdir?

Farklarını incelemeden önce çift ana dal hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki kısımdan “Çift Ana Dal Nedir? Çift Ana Dal Yapmalı mıyım?” inceleyebilirsiniz.

Çift Anadal Nedir? Çift Anadal Yapmalı mıyım?

Ekin Berkyürek - 27 Kasım 2019 0

Çift anadal nedir? sorusuna, bir lisans programında öğrenim görürken ikinci bir lisans programının derslerini de alıp her iki programdan lisans diploması alarak mezun olmayı...

Çift ana dal ve yan dal arasındaki farkları tek tek belirtelim;

• Çift ana dal yapan öğrenci tüm dersleri başarıyla bitirmesi durumunda diploma kazanır. Ancak yan dal yapan öğrenci, belli başlı dersleri aldığı için yeterlilik sertifikası alabilir.
• Çift ana dal yapan öğrenciler, iki bölümün diplomasına sahip olduğu için yan dal yapan öğrencilere nazaran iş hayatına girişte daha avantajlı olurlar.
• Ana lisans programınız ile eşleşen dersleri çift ana dal kapsamında diğer bölüm adına vermeniz gerekmez. Yan dalda ise bölümünüzden farklı bir dersi aldığınız için böyle bir durum söz konusu değildir.
• Yan dal yapan öğrenciler ana lisans bölümünün derslerine ek olarak belli başlı dersleri alırken çift ana dal öğrencileri ayriyeten başka bölümün tüm derslerini alır. Bu da eğitim sürecinin uzamasına sebebiyet verebilmektedir.

Bu yazımızda siz değerli Universkop okuyucularına yan dal programının ne olduğu, çift ana dal ile farkları, avantajları ve dezavantajlarından bahsettik. Bir başka yazımızda görüşmek üzere.

Odaklanma sorunu yaşayan öğrenciler saatlerce ders çalışsa bile verimli ders çalışma olmadığı için öğrendiğini sandığı birçok konu yarım kalır. Bir süre sonra hala bu soruna bir çözüm bulamazsa da kendini suçlamaya başlar. Nerede hata yaptığını, diğer insanlardan eksik bir yanının olup olmadığını sorgular. Ancak çözüm bazen hiç ummadığımız kadar kolay ve göz önündedir.

Ders çalışırken siz de konsantrasyon eksikliği yaşıyorsanız gelin birlikte bunların nedenlerini inceleyelim. Ardından nasıl çözümler üretebileceğimizi görelim.

Uyku Düzeni

Uyku düzeninin vücuttaki birçok fonksiyonu etkilediği su götürmez bir gerçek. Uyku; gün içindeki ruh halimizi, cilt sağlığımızı, kilomuzu, bağışıklık sistemimizi, sinir sistemimizi ve vücudumuzda daha birçok şeyi etkiliyor. İşte bunlardan bir tanesi de konsantrasyon! Araştırmalara göre kaliteli uyku alamayan kişiler, gün içinde dikkat eksikliği ve odaklanma sorunu yaşıyor.

Peki uyku kalitesinde yaşadığımız sorunları çözmek için ne yapmalıyız? Bu sorunu yaşamak istemiyorsanız kaliteli bir uyku için yatağa erken saatte girmeli, uykunuzu bölecek veya zihninizi yoracak faaliyetlerden kaçınmalısınız. Ayrıca yatmadan önce yemek yemenin de uyku kalitenizi düşüreceğini belirtmekte fayda var. Uykuya dalmada zorluk çekiyorsanız size önerimiz birkaç sayfa kitap okumanız.

Zihinsel fonksiyonları etkileyen kaliteli uykuya dikkat etmek gerek!

Beslenme düzeni

Uyku gibi beslenme düzenimiz de vücudumuzdaki fonksiyonları etkileyen bir faktör. Bunun için de gün içinde dengeli beslenmeye özen gösterilmeli. Fast food, abur cubur, ağır yiyecekler gibi metabolizmanızı zorlayacak yiyeceklerden uzak durmakta fayda var.

Ayrıca düzenli beslenmenin yanında gün içinde hafif egzersizler yapmak da zihin sağlığınızla beraber tüm vücudunuzu olumlu etkileyecek bir faktör.

Hedef belirleme ve planlama

Ders çalışmaya başlamadan önce kaç saat çalışacağınızı, hangi derslerden hangi konuları o gün öğrenmeniz, tekrar etmeniz veya pekiştirmeniz gerektiğini belirleyin.

Kendinize bir anda yüklenmek yerine hafif bir plan oluşturarak ders çalışmaya başlarsanız hedeflerinize ulaştığınızda onların yanına bir “tik” atmak o gün ve diğer günler için sizi daha da motive edecektir.

Planlamanızı yaparken bir anda çok ağır saatler belirlemek, gün içinde kafanızı çok fazla kaldırmadan ders çalışmak da sağlıklı değil. Çünkü nasıl ki ağır bir fiziksel aktivite yaptığınızda kolunuz, bacağınız, sırtınız vs. ağrırsa beyniniz de aynı şekilde saatlerce aynı işi yapmaktan yorulacaktır. Bu yüzden kendiniz için mola vermeyi, sakinleşmeyi unutmayın.

Ders çalışırken vereceğiniz kısa molalar derse tekrar döndüğünüzde daha canlı ve enerjik olmanızı sağlayacaktır. Ancak dikkat etmek gereken bir nokta var! Verdiğiniz molalar sizi ders çalışmaktan tamamen koparacak, uzadıkça uzayan molalardan olmasın!

Kısa vadedeki hedefler dışında sizi motive ederek konsantre olmanızı sağlayacak uzun vade hedefleri de var: hangi bölümü okumak istediğiniz, hangi üniversitede okumak istediğiniz, hangi şehirde okumak istediğiniz…

Uzun vadedeki bu hedefler aslında sizi dersin başına geçirecek ve odaklanmanızı sağlayacak en baştaki şey. O yüzden hayal kurmanın ve bu hayallerinizi gerçekleştirmek için hedefleriniz doğrultusunda çalışmanın önemini unutmayın!

Bunların dışında verimli ders çalışma için neler yapılabilir?

Bunların dışında ders çalışmanızı eğlenceli hale getirebilecek birkaç şey daha söylemek gerek.

• Ders çalıştığınız ortam, verimli ders çalışma için önemlidir. Yatakta ders çalışmak genellikle kişinin uykusunu getirir. Bu yüzden yatarak ders çalışmak yerine masada ders çalışmak odaklanmanıza faydalı olacaktır.
• Kendinizi rahat hissedeceğiniz ve dikkatinizin dağılmasına neden olacak sesli ortamlardan ziyade daha sakin ortamları tercih edebilirsiniz. Arkadaşlarınızla anlaşarak kütüphaneye gidebilir, ders çalışma konusunda birbirinizden destek alabilirsiniz.
• Ders çalışırken yapışkanlı not kağıtları, diğer adıyla post-it, kullanmayı denediniz mi? Bu hem masanızı hem de kitap/defterlerinizi daha renkli hale getirecek. Ayrıca görsel hafızanızı da tetikleyecektir. Bu not kağıtlarını kullanarak ezberlemeniz gereken sözel veya sayısal bilgilerin daha kolay hafızanıza kazınmasını da sağlayabilirsiniz.
• Pomodoro tekniğini duydunuz mu? Pomodoro tekniği Francesco Cirillo tarafından geliştirilen, zaman yönetimi için kullanılan bir teknik. Bu tekniğe göre her 25 dakikalık çalışmanın ardından 5 dakikalık mola verilir. 30 dakikalık bir döngü bir pomodoro eder. 4 pomodoronun ardından 20-30 dakikalık uzun bir ara verilir. Bu teknik uzun ve aralıksız çalışma sonucu konsantrasyonun bozulmasını engellemek için geliştirilmiştir. Kısa ve sık çalışma kişinin çabuk yorulmasını ve sıkılmasını önler. Bu sayede, ne kadar kısa zaman aralıklarında çalışma görünse de aslında daha verimli bir ders çalışma söz konusu olur. Ayrıca zihnin rahatlaması ile konsantre olma sorunu azalır ve yapılan işe odaklanılır. Siz de ders çalışırken bu tekniği kullanarak daha verimli ders çalışma olanağı yakalayabilirsiniz.

Unutmayın ki sorunları en başından çözmek her zaman daha kolaydır. Kendimize itiraf edemediğimiz ama yanlış yaptığımız şeyler yüzünden bu sorunların büyümesine neden olmak yine bizim halletmemiz gereken yeni ve daha büyük sorunlar oluşturur. Bu yüzden yaptığımız hataları görmezden gelmek yerine kendi geleceğimiz için oturup sakince düşünmeli ve bizi yoran unsurların ne olduğunu bulmalıyız. Sorunlardan kaçmak hiçbir zaman çözüm değildir!

Verimli ders çalışma teknikleri hakkında size genel ilkeler sunmaya çalıştım. Daha verimli çalışmak için bunlara dikkat etmeye çalışın. Kendinize zaman tanıyın ve ısrarla çalışmaya devam edin. Zamanla, çalıştıkça, çalışmaya devam ettikçe ders çalıştığınız zamanları daha verimli kullanmaya başlayacaksınız. Şimdiden kolay gelsin.

1.Adım: Durumu Kabullen!

Hayallerini kurduğunuz üniversiteyi kazandınız. Ne yazık ki okulunuzun yüz yüze olmayacağını öğrendiniz. Kocaman bir hayal kırıklığı yaşadığınızı biliyorum. Nereden mi biliyorum? Çünkü ben de sizlerle aynı durumdaydım. Uzun süre hayallerini kurduğum ve 2020 yılında kazandığım okuluma ne yazık ki pandemi yüzünden gidemedim. Başta her ne kadar üzgün olsam da bir noktada bu süreci en verimli şekilde geçirmeye karar verdim.

2.Adım: İmkanlarını Öğren!

Yepyeni koşulların hüküm sürdüğü bir dünya içine girdin. Bu zamana kadar geçerli bildiğin düzen değişmiş oldu. Fakat iyi haber, bu dünyanın sonu demek değil!

Eğitimde internetin rolünün artması yeni imkanları da beraberinde getirdi. Artık öğrenim için bir okula, bir sınıfa hatta bazen bir hocaya bile ihtiyacın yok!  Udemy, Udacity, Coursera, Khan Academy ve EdX gibi platformlar dahilinde artık şehir dışında veya ülke dışında bir eğitmenden asenkron bir biçimde faydalanabilirsin. Hatta Harvard, MIT gibi önde gelen okulların online eğitim programlarını takip edebilir aklına takılan soruları ilgili online forumlarda sorabilirsin. Dolayısıyla kendini istediğin hemen hemen her alanda geliştirebilirsin!

Sınırların burada da bitmiyor! İngilizceni geliştirmek için online eğitim vermeye başlayan yerel kurs merkezlerini takip edebilirsin. Eğer bu arayış senin için yorucu geliyorsa Cambly, Italki, Engoo gibi platformlara üye olarak tek bir noktadan yüzlerce farklı öğretmene erişebilirsin. Bu sayede akademik İngilizceni geliştirerek IELTS, TOEFL sınavlarına hazırlanabilirsin.

Tüm bunların yanı sıra konuşma yeteneklerini bir üst seviyeye çıkarabilirsin. Eğer ikinci bir yabancı dil öğrenmek istersen yine aynı şekilde kurs merkezlerini ve Duolingo gibi uygulamaları kullanabilirsin. Eğer aradığın daha çok bir hobi eğitimi ise bu durumda Skillshare platformunu ve ilgili konudaki forum sitelerini kullanabilirsin. En basiti YouTube her zaman ücretsiz bir şekilde seninle!

3.Adım: Yolunu Çiz

Durumu kabullendin, etrafındaki bu geniş imkanlardan da haberdarsın. Sıradaki aşama ise bu süreçte neler yapabileceğini planlamak.

İlk sırada göz önünde bulundurmamız gerekenler senin için öncelikli alanlar olabilir. Mesela Lisans programımdaki gelişimim için ne tür online eğitimler satın alabilirim? Bölümüm için ne tür yan eğitimler almam beni öne çıkarır? gibi soruların cevapları bu aşamada en doğru çözüm olacaktır.

Sadece ilginizi çeken hobi olarak gördüğün bir ders de satın alabilirsin. Eğer hem hobim diyebileceğin kadar ilgini çeken hem de akademik gelişimin için doğrudan veya dolaylı yönden önemli bir ders bulduysan tebrikler. Bu yolda ilerlemeye devam et! İlgilendiğin konu üzerine olan yazıları, sosyal medya hesaplarını takip et. Bunlar için Quora, Medium gibi platformları kullanabilir, Github, Reddit gibi forumlara göz atabilirsin. Bu sayede sadece bir konuda kendini geliştirmekle kalmayıp birçok farklı alanda konsepte hakim olacak, bir fikir edinecek kadar bilgi sahibi olabilirsin.

4.adım: Öğrenci İşi Online Eğitim

Peki hazır bunca platformlardan, üyeliklerden bahsederken akıllara online eğitimin maddi yönden ne kadar tutacağı soruları geliyor. İyi haber! Online eğitimleri satın aldığımız platformlar indirimlerin bol bol uygulandığı ücretsiz seçeneklerin çokça olduğu yerler. Eğer ilgi duyduğun kurs ücretliyse ve indirimde değilse sadece birkaç günlüğüne onu takip etmen yeterli! Çünkü sitelerde çok sık indirimler yapılıyor. Öte yandan okulların eğitim paylaştığı platformlar, ücretli eğitim platformlarındaki kursların bazıları, forumlar veya YouTube gibi kaynaklarda zaten içerikler ücretsiz paylaşılıyor.

5.adım: Minik Ekstralar

Tabii ki hayat sadece derslerden, kariyer için planlanmış yollardan ibaret değil. Bu süreçte ilgi duyduğun dizileri, filmleri, kitapları online kariyer etkinliklerini, online konserleri ve kurs merkezlerinin tanıtım webinarlarını kaçırma.

Akademik alanda veya hobilerin üzerine kendini geliştirebileceğin gibi ekstra yabancı bir dil de öğrenebilir, kişisel gelişimin üzerine kurslar alabilir, bulunduğunuz okuldaki öğrenci topluluklarına katılabilirsin.

Bunların yanı sıra bu süreci sadece hazırlığın amacı olan İngilizce öğrenimine ayırabilirsiniz. İngilizce altyazılı diziler izlemek bu konudaki en interaktif çözüm olabilir. Örneğin Google Chrome tarayıcısını kullanıyorsan Language Learning with Netflix uzantısını kullanarak kolayca Netflix kütüphanesindeki dizileri dil öğreniminiz için eğlenceli bir kaynak haline getirebilirsin.

Unutma ki kariyer yolculuğun pandemi süreci olsun veya olmasın her zaman değişimleri, sıfırdan yeni bilgileri öğrenmeyi, yeteneklerini geliştirmeyi içeren dinamik bir süreç. Mezuniyetin ise bunun bitiş noktası değil tam aksine işlerin hızlandığı bir başlangıç noktası. Böylesine bir süreçte kendi kendine bir bilgi öğrenmek ise yetenek ağacınızda kesinlikle olması gereken yeteneklerden birisi. Bu yüzden de akademik açıdan sizin için önemli olan bir konu üzerine çalışmak kadar sizin sevdiğiniz, hoşunuza giden amatör olduğunuz bir alanda çalışmanız kendinizi geliştirmeniz de bir o kadar önemli.

Bu yazımızda DGS hakkında sizleri bilgilendirecek ve merak edilen soruları yanıtlayacağız. Yazımız gerek üniversiteye yeni başlayacak gerekse hali hazırda bir ön lisans programında eğitim gören kişiler için yol gösterici nitelikte olacaktır.

Bu içerikte ele alınacak başlıklar:

1. DGS nedir?
2. DGS’ye kimler girebilir?
3. DGS’ye kaç kez girilebilir?
4. Yatay ve dikey geçiş arasındaki farklar
5. DGS soruları
6. DGS sınav süresi
7. DGS puan hesaplama
8. DGS 2021 hangi tarihte yapılacak?
9. Sınava girerken adayın yanında bulundurması gereken belgeler
10. DGS taban puanları

Bu yazı ÖSYM’nin hazırlamış olduğu 2021 yılı dikey geçiş sınavı (DGS) kılavuzundan yararlanarak hazırlanmıştır.

Kaynak: https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2021/DGS/kilavuz21052021.pdf

1. DGS nedir?

Dikey geçiş sınavı kısaca DGS; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin açık öğretim ön lisans programları mezunları ile meslek yüksekokul mezunları için düzenlediği bir sınavdır. Bu sınav ile 2 yıllık meslek yüksekokulu mezunları ve açık öğretim ön lisans programı mezunları kendi bölümlerine ilişkin 4 yıllık örgün öğretim programlarına geçiş yapabilmektedir.

Aşağıda ÖSYM tarafından hazırlanan ön lisans mezuniyet alanına göre dikey geçiş yapılabilecek lisans programları listesi yer almaktadır.

https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2021/DGS/tablo2_21052021.pdf

2. DGS’ye kimler girebilir?

DGS herhangi bir üniversitenin bir ön lisans programını başarıyla tamamlamış kişilerin girebileceği bir sınavdır. Bunun yanı sıra mezuniyet koşullarını yerine getiren ancak zorunlu stajını henüz yapmamış olan son sınıf öğrencileri de bu sınava başvuru hakkına sahiptir.

Aynı şekilde KKTC meslek yüksekokullarının son sınıf öğrencileri ve mezunları da aynı koşulları sağladıkları ve denklikleri kabul edildiği müddetçe DGS’ye başvurabilirler.

Ön Lisans Nedir? Ön Lisans Ne İşe Yarar?

İsmail Deniz Demirkan - 30 Haziran 2021 0

Ön lisans kavramı, özellikle üniversite sınavına hazırlık sürecinde sık duyulan bir kavram olmakla birlikte anlamı ve içeriği muğlak kalabilen bir terimdir. Öyleyse ön lisans...

3. DGS’ye kaç kez girilebilir?

Sınava giriş hakkıyla ilgili bir sınırlama bulunmamaktadır.

4. Yatay ve dikey geçiş arasındaki farklar

Yatay geçiş, lisans veya ön lisans programında okuyan bir öğrencinin farklı bir üniversitede aynı programa geçmesidir.

Bir öğrenci kendi üniversitesinde veya farklı bir farklı bir üniversitede lisans programına geçmek isterse yine yatay geçiş yapmalıdır.

Dikey geçiş ise, 2 yıllık bir ön lisans programında okuyan öğrencilerin 4 yıllık bir lisans programına geçiş yapmasıdır.

Yukarıda “DGS nedir?” başlığı altında linkini verdiğimiz belgeden bir örneği ele alalım. Örneğin hayaliniz hukuk okuyup avukat olmak. Fakat puanınız adalet meslek yüksekokullarına yetiyor. Bu durumda önce adalet meslek yüksek okulu öğrencisi oluyorsunuz. Daha sonra son senenizde veya mezun olduktan sonra girdiğiniz DGS sınavı ile hukuk bölümüne geçiş yapabiliyorsunuz.

5. DGS soruları

DGS’de matematik ve geometri bilgisine yönelik 60 sayısal, Türkçe bilgisine yönelik 60 sözel olmak üzere toplamda 120 soru bulunmaktadır. Sorular sayısal ve sözel akıl yürütme becerilerini ölçer niteliktedir. Sınavda test soruları çıkıyor.

6. DGS sınav süresi

Sınav süresi 2 saat 30 dakika yani 150 dakikadır.

7. DGS puan hesaplama

DGS puanları 120 sorudaki netlere göre hesaplanır. Üstüne ek puan eklenir. Ek puansa mezun olunan ön lisanstan alınan notlarla belirlenmiş ön lisans başarı puanıdır(ÖBP). Önceki sene yerleşme durumunda ÖBP kırılır. Sınavda 4 yanlış cevap bir doğru cevabı götürmektedir.

8. DGS 2021 hangi tarihte yapılacak?

DGS 2021, 11 Temmuz Pazar günü saat 10.15’te gerçekleşecektir.

9. Sınava girerken adayın yanında bulundurması gereken belgeler

Adayların sınava girebilmeleri için sınava giriş belgesi ile birlikte fotoğraflı nüfus cüzdanı veya fotoğraflı T.C. Kimlik Kartı veya fotoğraflı geçerlilik süresi dolmamış pasaportunun aslını da yanlarında bulundurmaları zorunludur.

10. DGS taban puanları

Aşağıdaki tabloda 2020 yılı DGS yerleştirme taban ve tavan puanları ile kontenjanlar yer almakta. Önceki yılların verileriyle karşılaştırıldığında her sene açılan kontenjanların değiştiği görülüyor. Örneğin 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümü kontenjanı 5000 ancak 2020 yılında bu sayı 1500’e düşmüş. Farklı üniversitelerdeyse bu sayının artış gösterdiği bölümler de bulunmakta.

https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/DGS/EK/minmax_19112020.pdf

Rusça alfabenin tarihsel gelişimi

9. yüzyılda Kiril ve Methodius adındaki iki Bizanslı Yunan kardeş, Orta Çağ Yunan alfabesini bazı Slav sesleriyle birleştirdiler ve ortaya Kiril alfabesini çıkardılar. Alfabeyi beraber bulmalarına rağmen alfabenin neden tek bir kardeşin ismini taşıdığı ya da neden Methodius alfabesi değil de Kiril alfabesi olduğu hala tartışmalara çok açık bir konudur.

Şimdiki en modern haliyle Rusça alfabe 21 sessiz, 10 sesli ve 2 tane ses ifade etmeyen (tonlama harfleri) toplamda 33 harften oluşsa da eskiden bu sayı çok daha fazlaydı. Kiril ve Methodius zamanında alfabe 49 harften oluşurken zamanla bu sayı 46’ya inmiş. 1918 yıllarına geldiğimizde Rusça alfabede 38 harf varmış ama bazı dil reformlarıyla gereksiz olduğu düşünülen 5 harf çıkarılmış ve Rusça alfabe bugünkü halini almıştır.

Rusça alfabenin yazılışı ve okunuşu

Rusça alfabedeki harfler görünüş olarak Latin alfabesindeki bazı harflere benzese de yazılış olarak farklıdır. Türkçe ve Rusçanın aksan farkından dolayı bazı harfleri telaffuz ederken zorlanabilirsiniz. Aşağıdaki tabloda Rusça harflere ve en yakın Türkçe okunuşlarına bakıp belki de isminizi yazmayı deneyebilirsiniz.

Rusça alfabenin vazgeçilmezi: “Azbuka”

Rus okullarında 1. sınıfa giden tüm çocukların olmazsa olmaz kitabı “Azbuka”dır. Bu kitap, Rusça alfabedeki harfleri barındırıyor ama harflerin sıralaması çocukların alfabeye adapte olmaları için en basit harften en zor harfe sıralanmış. Her sayfada bir harf, o harfin hem el yazısı hem de düz yazı hali vardır. Rusçada çoğu harfin el yazısı ve düz yazı hali birbirinden tamamen farklıdır ve çocukların her iki halini de bilmesi zorunludur.

Rusça alfabenin el yazısı

Birçok dilin aksine Rusça alfabeyi düz yazı yazmak dışında el yazısını da bilmek çok önemli. Rusça el yazısı için özel defterler vardır çünkü her harf belirli bir eğimle yazılmalı. Ayrıca Rus okullarında okuyan çocukların el yazısı öğrenmeleri için “El yazısı” adlı dersleri vardır. Rusya’da el yazısına o kadar önem verilir ki 23 Ocak “El Yazısı Günü” olarak ilan edilmiştir ve her yıl bu tarihte kutlama yapılır.

Rusça alfabenin sevilmeyen harfi: “F”

Geçmişte dil ile ilgili yapılan reformlarda dile uymayan ya da yabancı olan birçok harf çıkarılsa da birkaç harf çıkarılmamış. Buna örnek olarak ‘F’ harfini verebiliriz. Bu harf birçok kez alfabeden çıkarılıp tekrar geri alınmış. Halktan o kadar çok tepki almış ki Rus edebiyatının ünlü şairlerinden biri olan Puşkin tüm eserlerinde toplamda sadece 7 ya da 8 kez F harfini kullanmış. Ayrıca Rusçada birkaç kelimeyi dışarıda tutarsak F harfiyle başlayan tüm sözcükler yabancı dilden Rusçaya geçmiştir.

Rusça konuşulan diller arasında 8. sırada

Rusçanın dünyada en çok konuşulan dillerden biri olduğunu hepiniz biliyorsunuzdur. 260 milyondan fazla insan Rusça konuşmayı biliyor. Belki bilmediğiniz bir şey varsa o da Rusçanın Avrasya kıtasında en çok yayılmış dil olduğudur. Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve tabi ki Rusya’nın resmi dili Rusçadır. Bu ülkelerin dışında eskiden Sovyetler Birliği’nde yer alan çoğu ülkelerde insanlar Rusça konuşabiliyor. Eğer bu ülkelerden birine gidecek olursanız birkaç Rusça kelime bilmenizde fayda var.

Neden Rusça Öğrenmeliyim?

Rusça öğrenmen için birçok sebep var ama bunlardan birkaçını aşağıda bulabilirsin.

1. Yukarıda da bahsettiğim gibi Rusça, konuşulan diller sıralamasında çok yüksek bir yere sahip. Bu da demek oluyor ki dünyada çok daha fazla insanla iletişime geçebilirsin.
2. Birleşmiş Milletlerin resmi dillerinden biri de Rusçadır. Diğer resmi dillerden bazıları Çince ve Arapçadır ama emin ol ki Rusça onlara göre çok daha kolay bir dil.
3. Rusça öğrenmek, diğer birçok Slav dile kapı aralamak demektir. Çünkü hepsi birbirine çok benziyor ve birini öğrenmeye başladığınızda diğer Slav dillerinde de birçok kelimeyi anlamaya başladığınızı fark edersiniz.
4. Kariyerinize yeni olanaklar ekleyin. Çoğu şirkette, farklı çalışma yerlerinde ve hatta istihbarat servislerinde Rusça bilen personel işe daha kolay alınıyor. Ayrıca hukuk, finans, uluslararası ticaret gibi birçok farklı alanda Rusça bilmek çok değerli bir özellik sayılıyor. Bu nedenlerden dolayı belki de Rusça senin önüne hiç tahmin etmediğin imkanlar sunabilir.

Rusça öğrenmeye başlayanlara tavsiyeler

• Öncelikle Rusça alfabeyi öğrenerek başlamalısın. İlk başta zor gelse de bir süre sonra hiç zorlanmadığını fark edeceksin. Alfabeyi bilmek sözcükleri daha kolay telaffuz etmeni, sesli şekilde okumanı ve sözlük kullanabilmeni sağlayacaktır.
• Defter tutmaya başlayabilirsin. Yeni bir kelime öğrendiğinde, o kelimenin Rusça halini (Rusça yazın gelişir), Türkçe çevirisini ve Türkçe olarak okunuşunu yazabilirsin.’Cобака, Köpek, Sobaka’ gibi.
• Rusça müzik dinlemeye, altyazılı çizgi film, film ya da TV programları izlemeye başlayabilirsin. Böylece kulağın Rusçaya aşina olur.
• Kendine Rusça bilen bir arkadaş edinebilirsin. Bunu günümüzde var olan sosyal medya ağları sayesinde yapmak çok kolay. Kendine Rusça bilen bir arkadaş bulduğunda sen ona kendi dilini o da sana Rusça öğretebilir. Bu durum ikinizin de işine yarar.
• Youtube üzerinden videolar izleyerek Rusçanı geliştirebilirsin. Hem videoyu izlerken söylenenleri tekrar edebilir hem de not alabilirsin. Aşağıda işine yarayabilecek birkaç tane video bulabilirsin.

Faydalı bir YouTube kanalı: https://www.youtube.com/channel/UC3M8bCcek0hc78Lfl9TG-hQ

Faydalı videolar:

Her işte olduğu gibi dil öğrenmek de zor ve yorucu süreç olsa da emeklerinin karşılığını mutlaka alıyorsun; yeter ki gerçekten yaptığın işe odaklan ve asla pes etme.

MSÜ nedir?

MSÜ Milli Savunma Üniversitesi’nin kısaltmasıdır. Milli Savunma Bakanlığına bağlı olarak kurulmuş bir yükseköğretim kurumudur. MSÜ’den mezun olanlar TSK’da subay ve astsubay olarak görev almaktadır.

MSÜ’nün amacı nedir?

Milli Savunma Üniversitesinin amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu, seçkin subay ve astsubayları yetiştirmek ve geliştirmektir. MSÜ bünyesinde Astsubay Meslek Yüksekokulları ve Harp Okulları bulunmaktadır.

Astsubay Meslek Yüksekokulları

Astsubay Meslek Yüksekokullarında okuyanlar 2 yıllık ön lisans eğitimi alırlar. Bu okulların amacı bando, kara, deniz ve hava astsubayı yetiştirmektir. Sadece erkek öğrenci alınmaktadır. MSÜ Astsubay Meslek Yüksek Okulları şunlardır:

• Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu
• Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu
• Hava Astsubay Meslek Yüksek Okulu
• Bando Astsubay Meslek Yüksek Okulu

Harp Okulları

Harp okullarında okuyanlara Harbiyeli denir. Harbiyeliler yabancı dil hazırlık sınıfı ile birlikte 5 yıllık lisans eğitimi alırlar. Bu okulların amacı karacı, denizci ve havacı subaylar yetiştirmektir. Hem erkek hem de kadın öğrenci alımı vardır. MSÜ bünyesinde şu harp okulları bulunur:

• Kara Harp Okulu
• Deniz Harp Okulu
• Hava Harp Okulu

MSÜ yılda kaç öğrenci alıyor?

2021 yılında tahmini çağrılacak öğrenci sayılarıyla başlayalım. Kesin olarak açıklanmamış olsa da tahminen 2021 yılında MSÜ’ye alınacak öğrenci sayıları yaklaşık olarak şu şekilde:

Harp Okulları:

Kara Harp Okulu: 1000

Deniz Harp Okulu: 300

Hava Harp Okulu: 260

Astsubay Meslek Yüksek Okulları (MYO):

Kara Astsubay MYO: 1000

Deniz Astsubay MYO: 500

Hava Astsubay MYO: 600

Bando Astsubay MYO: 100

MSÜ’ye nasıl girilir?

MSÜ’nün öğrenci alım sürecinde nasıl yol alacağınızı aşağıda detaylı olarak anlatacağım. İlk adım olan MSÜ Sınavı ile başlayalım.

MSÜ sınavı nedir?

MSÜ sınavının Milli Savunma Üniversitesi yolundaki adaylar için 1. seçim aşaması olduğunu söyleyebiliriz. MSÜ Sınavı ÖSYM tarafından gerçekleştirilir. Sınavda çıkan soruların sayısı, sınava dahil olan konular, sınavın süresi açısından YKS’nin ilk oturumu olan TYT’ye benzer. Her yıl nisan ayının ilk haftasında gerçekleştirilir.

MSÜ Sınavı Hakkında Bilgiler | MSÜ Açılımı

universkop - 27 Ocak 2021 4

MSÜ açılımı nedir? MSÜ’nün açılımı Milli Savunma Üniversitesi’dir. MSÜ Sınavı'nın tam adı “Milli Savunma Üniversitesi Askeri Öğrenci Aday Belirleme Sınavı”. Öğrenciler bu sınavdan aldıkları sonuçlara göre...

MSÜ istemeyenler sınava girerse hak yemiş olur mu?

Kendini denemek için giren arkadaşlarımız MSÜ’den tercih yapmayacakları için herhangi bir sıkıntı oluşturmayacaktır.

Burada önemli olan tercih yapmayacak olmalarıdır. İkinci seçim aşamasına gitmeyeceği halde tercih yapan bir aday ise gerçekten MSÜ’yü isteyen birine engel olmuş olabilir. Bu durumda ikinci seçim aşamasına adayların çağrılacağı sıralamalar değişecektir.

MSÜ’ye girmek isteyenlerin TYT ve AYT’ye girmesi gerekir mi?

MSÜ Sınavı ile sadece ikinci seçim aşamasına geçebilirsiniz. MSÜ’ye öğrenci olarak girmek için mutlaka YKS’ye girmeniz gerekir.

Hedefiniz harp okullarıysa evet TYT ve AYT’ye; yani iki sınava da girmeniz gerekli. Fakat sizin hedefiniz astsubay meslek yüksek okuluysa YKS’de sadece TYT’ ye girmeniz yeterli olacaktır.

MSÜ sınavı taban puanları nasıl belirleniyor? MSÜ puanımı nasıl hesaplayabilirim?

Arkadaşlar taban puanların açıklanması için daha çok erken diyebiliriz. Çünkü bunun için MSÜ sınav sonuçlarının açıklanması, açıklandıktan sonra MSÜ isteyen adayların tercihlerini yapması ve tercihlerin alındıktan sonra açıklanması yani taban puanların açıklanması gerekiyor.

Peki MSÜ sınav puanımı nasıl hesaplayabilirim? Arkadaşlar geçen senenin puanlarına göre hesaplamak mümkün olsa da tam olarak doğru olmaz. Çok sayıda puan türü bulunuyor ve tercih sonuçlarına göre son durum ortaya çıkıyor.

MSÜ Puanları belli olunca nasıl tercih yapılır?

MSÜ puanı belli olan adaylar, Milli Savunma Bakanlığının ‘’Personel Temin Dairesi Başkanlığı’’ adlı siteye e-Devlet şifreleri ile birlikte giriş yaparak tercihlerini yapabilirler.

Ders çalışma ortamı ile ders çalışma verimliliği arasında güçlü bir bağ var. Ortamda değişiklik yaptığın zaman çalışma verimliliğinde de bir değişiklik yapmış olursun. Peki en verimli ders çalışma ortamı nasıl olmalı? Senin için 6 başlıkta ders çalışma ortamının nasıl düzenlenmesi gerektiğini aşağıda anlatıyorum.

1. Dağınıklıktan kurtul!

Masan ne kadar düzenli olursa, dikkat dağıtıcı şeylerden de o kadar uzaklaşmış olursun. Bunun yanında dağınıklığın stresi artırabileceğini unutmamalısın.

Masanın üzerinde o gün ilk olarak başlayacağın konuyla ilgili 1-2 kitap olduğunda mı daha kendinden emin, ne yapacağını bilerek çalışmaya başlarsın yoksa çözülmeyi bekleyen onlarca soru bankası gördüğünde mi?

Kararı sen ver.

“Hocam benim dağınıklığımın içinde bir düzen var.” Bu cümleyi sıklıkla duyuyorum. Evet vardır tabi, örneğin çalıştığın kitaplar bir kenarda üst üste durabilir. Ancak benim dikkat çekmek istediğim şu:

Okulda ya da dershanede masanın üzerinde bulunması garip olan ne varsa evdeki masanda da onlar olmamalı. Yani en azından AYT kitabının arasından çorap çıkmasın.  Bu düzeni annen öyle dedi diye yapmıyorsun; kendin için, derse odaklanabilmek için yapıyorsun.

2. Elindekini değerlendir!

Ders çalışma ortamını ideal hale getirmek o kadar da zor değil. Uçuk kaçık projelere, büyük yatırımlara gerek yok.

Ders çalışmak için öncelikli ihtiyacın bir masa ve bir sandalye. Bu minimum ihtiyaçları karşılamak için pratik çözümler üretebilirsin. Ders çalışma masan İkea değil diye diye ders çalışmayacak değilsin.

Odanda masan yoksa balkonda duran katlanır masayı al, salondaki sandalyeyi koy önüne bitti gitti. Unutma, masanın sandalyenin güzelliği senin sınav başarını etkilemeyecek.

3. Sınırları belirle!

Ders çalışma ortamı için bir oda ayarlayabiliyorsan şanslısın. Oda ayarlayamıyorsan da en azından ders çalıştığın alan olarak bir masayı belirlemelisin. Ders çalışma masanda sadece ders çalışmalısın.

O masada yemek yeme, dizi izleme, oyun oynama. Artık o masa senin için hem okul hem dershane hem kütüphane.

Mekanının sınırlarını belirlemek derse odaklanma konusunda da sana yardımcı olacaktır. Sınıfta dizi izleyip yemek yemediğin gibi, o masada da bunu yapmamalısın.

Masanın başına geçtiğinde seni oyalayacak her şeyden uzaklaşmış olman için bu ayrımı yapmalısın. Ders çalışmaya oturup bir bölüm dizi izlemek bazen çok masum gibi görünse de derse başlamanı geciktirecek ve zaman kaybetmene sebep olacak. Bu sorunu kökten çözmek için ders çalışma masana oturduğunda ders çalışmaktan başka hiçbir şey yapmamaya alışmalısın.

Öğle aralarında ya da çalışman bittiğinde masandan uzaklaşmak emin ol sana da iyi gelecek.

4. Eşiği atla!

Çalışma ortamı yaratırken sadece fiziksel faktörleri değil, psikolojik etkileri de düşünmelisin.

Özellikle sınava evde hazırlanmayı tercih edenlerin sayısı artmaya başladı. Evde iş için veya dersler için çalışanlara yönelik olarak birçok araştırmacının tavsiyesi eşiği atlama pratiğidir.

Okula giderken hazırlanıp evden çıkıyorsun, yolda belirli bir süre geçiriyorsun ve okula ulaşıyorsun. Ev ile okul arasında geçen bu süre aslında seni “evdeki senden” uzaklaştırıp “öğrenci sene” dönüştüren psikolojik bir eşik. Bu eşiği evde atlamadığında derse odaklanmak, programına başlamak daha zor olacaktır.

Sen kendine bir sabah rutini belirleyip derse başlamadan önce bunu uygularsan bu eşiği yaratmış olursun.  Bunun etkisini denemeden fark edemezsin. İstersen bir gün kalktığında pijamalarınla masanın başına geçip çalış. Ertesi gün de ders çalışmadan önce üzerini değiştirip, kahvaltı yapıp sevdiğin bir müzik açıp gözlerin kapalı 5 dakika geçir. İki gün arasındaki odaklanma farkını gördüğünde bu geçişin değerini anlayacaksın.

5. Düzenini tanıt!

Sınava hazırlık sürecinde en büyük destekçin ailen. Onlar da bazen senin içinde bulunduğun durumu, sınav gündeminin sende yarattığı stresi ya da ihtiyaçları anlayamayabilirler. Bunun için isyan etmek yerine kendini anlatmalısın.

Çalışma ortamında nelere ihtiyacın olduğunu, orada ne kadar vakit geçireceğini, ses konusunda ne kadar hassasiyet beklediğini ya da seninle iletişime geçebilecekleri saatleri söylemezsen deneme çözerken meyve tabakları da gelir, ekmek almaya da gönderilirsin üstüne bir de hiç çalışmıyorsun diye de suçlanırsın.

Mekanını ve programını düzenledikten sonra uygulanabilir olması için birlikte yaşadığın kişilerle iletişimin çok önemli. İletişim sadece söylemek ile bitmiyor. Söylediğin ile yaptığın ne kadar paralel olursa o kadar kabul göreceksin.

6. Keyif al!

Sürekli aynı mekânda zaman geçirmek gerçekten bunaltıcı olabilir. Bu zamanlarda baktığında sana keyif verecek, motivasyonunu artıracak şeyleri kullanabilirsin.  Sevdiğin bir resim, hayalindeki üniversiteye ait bir kartpostal, her gün ilgileneceğin bir bitki bile sana iyi gelebilir.

Sınava hazırlık sadece bir süreç, sen ders çalışmaktan ibaret değilsin. Kendini hatırlayıp, ne için emek verdiğini aklında tutmalısın.

YKS 2021 sınavına hazırlanan sizler için bu dönemde deneme çözmeye yoğunlaşırken dikkat etmeniz gereken bazı ‘püf’ noktaları aktaracağım.

Size vereceğim bu tavsiyeler hem sınav sürecinde hocalardan duyduklarımız hem de tecrübe ettiklerimden oluşuyor sizler de size uygun olan yöntemleri kullanabilirsiniz. Ayrıca daha detaylı öğrenmek isterseniz “Deneme Çözmeye Dair Her Şey” oynatma listemi de inceleyebilirsiniz:

Deneme çözmenin püf noktaları

1. Denemeyi çözmeye başlarken rahatlamak:

Deneme çözmeye başlamadan önce sayfalara hızlıca göz atmak gerek. Denemeye ilk başladığımızda sayfaları hızlıca çevirerek genel olarak sorulara ve içeriklerine bakmak hem bizim denemeye alışmamıza hem de stresinizi azaltmamıza yardımcı olur.

Ben 5 dakikada tüm derslere hızlıca bakarak deneme neymiş, içinde neler varmış, onları görebiliyordum. Ayrıca hangi derslere ne kadar süre verebileceğinizi de soruların uzunluğuna göre biraz kestirme şansınız oluşmakta.

Gerçek sınavda da aynı şekilde yaparak stresini atmış oldum. Çünkü gerçek sınavın da aslında daha önce çözdüğüm denemelerin benzeri olduğunu görmüş oldum.

2. Testleri çözme sıralaması belirlemek:

Deneme çözmeye yeni başladığımız süreçlerde farklı sıralamaları deneyebiliriz. İleriki aylarda ise hep aynı sıralama ile çözmek daha mantıklıdır. Buradaki püf nokta, ilerleyen süreçlerde aynı sıralamayı her deneme çözdüğümüzde uygulayabilmektedir.

2021 YKS öncesinde bu çözme sıralamasına alışmak gerekir ki sınavda heyecan yapmadan bu alışkanlığımızı devam ettirebilelim.

Benim kendi sıralamamı açıklayacak olursam da öncelikle zorlandığım bir dersle başlıyordum. Türkçede zorlandığım için ve daha çok odaklanabilmek istediğim için dikkatimin yüksek olduğu denemenin ilk vakitlerini Türkçe dersine ayırıyordum. Sonrasında matematik ile devam ediyordum. Matematik çözmesi yorucu olduğu için sonlara bıraktığım zamanlarda, çok fazla dikkat hatası yapıyordum. Bu sebeple önce Türkçe matematik testlerinde ilerlemiş oluyordum. Sonrasında ise geriye fen ve sosyal kalıyordu. Bunlar zaten çok fazla vakit almadığı için öncelikle feni (Fen Bilimleri Testi) çözüp sonrasında sosyale (Sosyal Bilimler Testi) bakıyordum.

Denemeyi bitirdikten sonra artan zamanımı işaret bıraktığım sorulara göz gezdirerek geçiriyordum. Ayrıca derece yapan diğer öğrencilerden gördüğüm bir taktik ise, bir dersin yarısını bitirdikten sonra (mesela türkçenin 20.sorusu) başka bir dersten devam edip sonrasında geri dönmek. Hem süre kontrolü anlamında hem de zihinsel dinlenme olarak pozitif etkileri olabilir. Bunu da deneyebilirsiniz.

3. Soruları işaretleyerek ilerlemek:

Soruları çözmeye başladığınızda dikkat etmemiz gereken nokta sorulara çok fazla takılmadan o soruya ait çeşitli işaretler bırakarak ilerlemek gerektiğidir. Bunun sebebi aslında ilk bakışta soruları çözemediğimizde hem stres olmamak hem de diğer sorulara ayıracağımız vakti etkilemesine izin vermemektedir.

Mesela ben YKS sınavında matematik dersini çözdüğümde 5-6 boş bırakmış ama birçok soruya da işaret bırakmıştım. Ama geri dönüp baktığımda 40 net yapmayı başardım. Ayrıca bu süreçte vakit de kaybetmemiş oldum. Deneme çözmekteki asıl amaçlardan biri de gireceğiniz YKS sınavını iyi yönetebilmek için hazırlanmaktır.

İşte benim kullandığım işaretlemelerden örnekler ve tavsiyeler:

• İki şık arasında kalıp da işaretlediğiniz soruya emin olmadığınıza dair ‘ED’ şeklinde emin değilim manasında bir işaret bırakabilirsiniz.
• Soruyu çözdünüz ama yine de yanlış yapmış olabileceğini düşünüyorsanız bir problem çıkarabileceğinizi düşünüyorsunuz da ‘P’ harfini bırakarak geçebilirsiniz.
• 2-3 dakika uğraşıp da ilerleyemediğiniz soruda daire bırakıp sonraki sorulara geçebilirsiniz.

4. Turlama taktiği ile ilerlemek:

Birçok kişi gerçek sınav anında (ÖSYM sınavında) yapamadığı sorulardan sonra strese girdiği için diğer sorulara da odaklanamayıp tahmin ettiklerinden çok daha düşük puanlar alıyor. Bu duruma düşmemek için yapmanız gereken ilk gördüğünüzde çözemediğiniz soruyu boş bırakıp daha sonradan dönmeye çalışmaktır.

Soruyla zaman kaybetmeden geçmek fazladan 5 dakika kaybetmekten çok daha mantıklıdır. Bu cümle klasik ve çok duyulan bir şey de olsa sınav anındaki “bu soruyu yapamadım, bir net kaybetmiş olucam, biraz daha uğraşayım” hissi gerçekten ağır basmaktadır. Bu durumu yeterince pratik hale getirmezseniz çok fazla süre kaybedebilirsiniz.

Gerçek sınavda da yapamadığınız, zorlandığınız sorular karşınıza çıkabilir. Bu noktada yapmanız gereken şey bunun normal olduğunu, iyi net yapan kişilerin de bunu yaşadığını unutmayıp işaret bırakıp geçebilmenizdir. Ayrıca biliyorsunuz ki önemli olan elinizden gelen en yüksek puanı almaya çalışmaktır. Bu mantığı taşıyarak çözdüğünüz denemelerde boş bırakmaktan çekinmeyip zaman kontrolünüzü daha doğru bir şekilde yapabilirsiniz.

Bu şekilde turlayarak devam ettiğinizde, geri döndüğünüzde farklı bir açıdan bakarak soruyu doğru yapma olasılığınız vardır. Ama genellikle iki 3 dakika uğraşıp da yapamadığınız soruları o andaki stresisiniz ile çözmeniz çok daha düşük bir ihtimaldir.

Lütfen boş bırakırken çekinmeyin!

5. Sınav sırasında dinlenmek:

Sınavda stres ve yorgunluk halinde dinlenin. Denemelerde kısmen hissettiğiniz stres sınav yaklaştıkça daha da artmaktadır. Yorgun hissettiğimde, stres olduğumda benim yaptığım şey 3-5 dakika gözlerimi kapatıp hayal kurmaktı.

Böyle deyince biraz garip de dursa, kendimi bazen bir sahilde bazen bir şelalenin yanında dinlendiğimi hayal ederek zihnen dinleniyordum. Bunu yaptıktan sonra sorulara yeniden baktığımda çok daha enerjik hissediyordum. Sizler de rahat hissettiğiniz ortamlarda kendinizi hayal edebilirsiniz, elbette fazla uzun sürmemeli!

6. Deneme bittikten sonra analiz yapmak:

Deneme analizi yapmaya deneme çözmek kadar önem vermek gerekir. Denemeyi bitirip kontrol ettikten sonra kesinlikle kenara atmamamız gerekiyor. Deneme çözmeye 2 saat zaman verdiğimiz zaman gibi 1 saat de deneme üzerine çalışmalarda bulunabiliriz.

İlk olarak yapmamız gereken şey yanlış yaptığımız soruları iyice incelemek ve doğrularını öğrenmek. Yeni öğrendiğiniz bilgileri bir deftere kaydedebilirsiniz. Ayrıca soruların kendisini denemelerden kesip dosyalayarak ya da fotoğraflarını çekip kaydederek ilerde tekrar etmek üzere saklayabilirsiniz

Bu defter ve kestiğiniz bu sorular tekrar edilmesi halinde size doğrudan bilgileri hatırlatacak ve kendi eksiklerinizi kapatmanızı sağlayacak bir çalışmadır. Net artırmak istiyorsanız, benzer soruları ileriki denemelerde de yanlış yapmak istemiyorsanız bu yöntemi kullanabilirsiniz.

Ayrıca analiz sırasında her bir derse kaç dakika verdiğinizi kaydetmeniz süre kontrolünüzü yapmanız açısından çok önemli. Fazla zaman verdiğiniz derslere ait birer soru bankası çözerek hızlanabilir, TYT Matematik, TYT Fizik, gibi TYT alan Denemeleri üzerinden hız çalışmasında bulunabilirsiniz.

TYT netlerinin yavaş artması doğal bir durum. Üniversite sınavına hazırlığa ilk başlayınca yükselişe geçen netler bir süre sonra eskisi kadar artmaz olur. Bu durumda yaşanan panik de doğal aslında. Daha önce uyguladığınız yöntemlerin verimli olduğu süreci tamamladınız ve şimdi ders çalışma tekniklerini gözden geçirme zamanı.

Bu yazıdan faydalanmasını beklediğim öğrenciler TYT çalışmaya yeni başlayanlar değil. Bir süredir TYT için çalışan, netlerini biraz da olsa artırmış olan ve artışın yavaşlaması veya durması sebebiyle paniğe kapılmış arkadaşlar bu yazıyı dikkatle okumalı. Hedefinize ulaşmak için yolun kolay kısmını yürüdünüz, şimdi zirveye doğru tırmanışa geçtiğiniz için biraz yardım almak size iyi gelecek.

Neden bu soru ile karşı karşıya kaldınız?

Kendinize bu meşhur soruyu soruyorsanız doğru yoldasınız. Demek ki deneme çözüyorsunuz, netlerinizi takip ediyorsunuz. Muhtemelen bir hedefiniz var ve bu hedefe ulaşmak için TYT’den kaç net yapmanız gerektiğine dair bir fikriniz var. Kendinizi daha iyi bir noktaya taşımak istiyorsunuz. Daha fazlasını istiyorsunuz!

Doğru yolda olup olmadığınızaa emin olamıyor olabilirsiniz. Bu yüzden de içiniz sıkılıyor olabilir. Yine de müjdeyi en baştan vermek isterim. “TYT netlerim neden artmıyor?” dediğiniz anda kendinizi kaybolmuş sanmayın; bir yol ayırımındasınız. Ya daha iyisi için kendinize uygun çalışma yöntemleri geliştirip hızınızı artıracaksın, ya da umutsuzluğa kapılıp belki eskisinden bile daha az çalışarak yükseliş fırsatını kaçıracaksınız. Gelin, vaz geçmeyin! Bu yazıya biraz zaman ayırın ve kendinize güzel bir yol çizin. Bütün cesaretinizi toplayın ve hedefe doğru tekrar yola koyulun!

TYT netlerim neden artmıyor? | Analiz

Analiz etmeye TYT’nin kendisinden başlayalım. Bu nasıl bir sınav? Öğrenciden ne istiyor?

TYT nasıl bir sınav?

Konular

Bildiğiniz gibi 9. sınıfta ve 10. sınıfta öğrenilen konuları kapsıyor. Yani sınav döneminde yeni öğrendiğiniz konular değil sizin ve tüm diğer öğrencilerin “zaten” öğrendiği konuları kapsıyor.

Soru tarzı

TYT’nin soru tarzı bilgi ve yorum arasında bir yerlerde, muhtemelen yoruma yakın bir noktada. Yorum demek bilmediğiniz bir konuda fikir yürütüp soruları yanıtlayabileceğiniz anlamına gelmiyor. Yorum, bilginin ezberlenmesinden ziyade anlaşılmasını gerektiren bir soru tipi demek.

Zaman

TYT’de sürenin yetişmemesi birçok öğrenci için temel bir sorun. Tüm sorular birbirine yakın puan getiriyor. Bu yüzden tüm soruları taramak ve tüm derslerden mümkün olduğunca çok soruyu doğru yanıtlamak önemli.

TYT’nin bu özelliklerinin sonuçları neler?

1. Konular genellikle “zaten” bilinen konular olunca konu eksiklerini tespit etmek zor oluyor. Bir konuda bilgi eksiğiniz olduğu halde o konu hakkında “ben bu konuyu biliyorum” diye düşünüyor olabilirsiniz. Yani konu anlatımında yaşadığınız eksikliği görmediğiniz için görünmeyen gizli bir probleminiz olabilir. Bu illüzyondan kurtulmanın en önemli yolu daha sonra da anlatacağım gibi “etkin deneme çözmek”.
2. TYT sorularının yorum gerektirmesi, bilgi seviyesi yükseldikten sonra netlerin yükselişinin biraz gecikmeli gelmesine sebep oluyor. Soruya yorum getirebilmek, hangi bilgileri kullanabileceğini de kestirmeyi gerektiriyor. Bilgiyi özümsemek size bilgiyi nerede kullanacağınıza ilişkin sezgiyi ve özgüveni kazandıracak. Bilgiyi özümsemek için yapılması gerekenleri yaptıkça yükselişi sağlaman mümkün. Sabırlı, ısrarlı ve düzenli çalışmanın ilkeleri sana yön verecektir.
3. TYT’de 120 soru için 135 dakika zaman verilse de Türkçe veya Matematik gerçekten çok uzun zaman alabiliyor. Bu sürede bilgilerinizin doğru yanıt vermenizi sağlayacağı tüm soruları okuyup işaretleyebildiğiniz noktaya gelene kadar biraz çile çekmeniz gerekiyor. Zayıf olduğunuz branşın üstüne gidebilirsiniz. Düzenli paragraf ve problem denemeleri çözebilirsiniz. TYT denemelerinizi daha sık çözmeye cesaret edebilirsiniz.

Zaman problemini çözmek gerçekten kolay değil. Etkin deneme çözmeye ve sabırlı, ısrarlı, düzenli çalışmaya devam etmenin yanı sıra ihtiyacınızı tespit edip nokta atışı çalışmalar yapmalısınız.

Üç özelliği üzerinden TYT’yi analiz etmiş olduk. Bu üç özelliğinin sonuçlarını değerlendirdik ve ilerde daha da açık anlatacağım tavsiyelerden hangilerinin bu hususlarda önemli olduğunu gördük. Aşağıdaki tabloda bu analizi sizler için daha anlaşılır hale getirmeye çalıştım:

Tabloda gördüğünüz uygulama önerileri için yeni yazılar yolda. Bizi takip etmeye devam edin lütfen.